İngilizcede İlgi, Maruz Kalma ve Koşullanma
“Temelim var, anlıyorum ama konuşamıyorum.” diyenler, bu yazı herkes için olsa da en çok sizin için faydalı.
Edindiğimiz pek çok alışkanlığı ne zaman yapmaya başladığımızı söylemek zordur çünkü bunlar biz fark etmeden bilinçaltımızda dolaşır ve bir gün davranış olarak ortaya çıkıp yavaşça alışkanlığa dönüşür. Bu durum çocuklukta daha çok yaşansa da, yetişkinlikte de devam eden maruz kalma olarak açıklanır.
Sitede kendimi tanıttığım bölümde İngilizceyi, internet ve izlediğim dizi-filmler ile erken yaşlarda maruz kalarak öğrendiğimden bahsettim. Açıkçası muhtemelen o dönemler Netflix olsaydı tükettiğim tüm içerikleri Türkçe dublajlı izlerdim ancak Netflix yoktu ve altyazılı izlemek zorundaydım. Yani maruz kalmadan önce koşullanma yaşadım.
Bir yandan okurken aynı zamanda ekranı takip etmek başta kimse için kolay değildir ve doğal olarak ilk aylarda cümlelerin sonunu getiremeden yazılar geçip duruyordu. Eğer ilgimi çekmeyen içerikler olsalardı kesinlikle izlemeye devam etmezdim. İlla ki anladığım pek çok cümle de vardı ve bu benim için yeterliydi. Nitekim bir süre sonra dublajlı versiyonları çıksa da, bu kez ben dublaj sevmemeye başladım.
Yalan yok, bu alışkanlığım 6. sınıfta başlasa da ortaokul yıllarımda İngilizcem hala zayıftı ve muhtemelen 8. sınıfa kadar böyle devam etti. Ancak lisede ilk yılımda bile sınavlarda hiç çaba göstermeden yüksek notlar aldığımı hatırlıyorum.
Kısacası:
Maruz kalmak uzun bir süreçtir ve kişinin kontrolünde gerçekleşmez.
Maruz kalmak için önce şartlanmak gerekir.
Şartlanmak için ilgi gerekir.
Buradan çıkarabileceğiniz küçük ama güçlü bazı dersler var:
İngilizce eğitim alın ya da almayın, hayatınızda bir şekilde karşınıza çıkmadığı sürece öğrenmek çok zor ve yavaştır. Dolayısıyla ders dışında İngilizce’yi yavaş yavaş hayatınıza katmalısınız.
Maruz kalma sürecinde sizin yapacağınız pek bir şey yoktur ama bu sürecin başlaması için anahtarı çevirmek yani buna koşullanmak sizin elinizdedir. İlgi duyduğunuz her şey ise bunun için bir araç olarak kullanılabilir.
Teknoloji
Bugün İngilizceye maruz kalmanın en basit yollarından biri teknolojiyi İngilizce kullanmaktır.
Telefonunuzun ve içindeki uygulamaların,
Google’ın,
Sosyal medya hesaplarınızın,
Bilgisayarınızın
kullanım dilini ayrı ayrı değiştirebilirsiniz. Bunu yaparak kendinizi koşullandırmış olacaksınız. Size sorun çıkarmayacak olanları adım adım İngilizce kullanmaya başlayın. Zorlandığınızda ise bir çeviri uygulamasından destek alabilirsiniz.
Dublajı Yok Sayın
Netflix ve diğer platformlarda sanki dublaj seçeneği yokmuş gibi düşünün. Kendinizi altyazılı içeriğe koşullandırın.
İngilizce Öğrenmeye Çalışmayın
Dizi film izlerken not tutmayın, çift dilli altyazı programları kurmayın. Çünkü bu bir ders değil, bir süreç. Keyif alın.
İzlemeyi Sevmiyorum Diyorsanız
Belki de çocukken yabancı içeriklere hiç alışmadığınız içindir ve zorunda da değilsiniz. Ama sevdiğiniz bir tarz varsa birkaç öneri alabilir, bir şans verebilirsiniz. Özellikle kısa komediler (20 dakikalık sit-comlar) veya kurgu sevmiyorsanız belgeseller iyi bir başlangıç olabilir.
YouTube ve Sosyal Medya
İlgi duyduğunuz konularda büyük YouTube kanallarını takip edin. Pek çoğunda Türkçe altyazı da bulunur. Türk içerik üreticileri TikTok ve Instagram’da bile yabancı videolar üzerine Türkçe altyazı ekliyor. Bu hesapları takip ettikçe gördüğünüz içerikler de değişecektir. Konusu hiç önemli değil ilgi duyuyor olmanız yeterli.
Sonuç olarak: İngilizceyi öğrenmenin en doğal yolu, onu hayatınızın bir parçası haline getirmektir. İçerik tüketerek, teknolojiyi kullanarak, şarkılar dinleyerek… Hepsi zamanla zihninizi İngilizceye alıştırır ve öğrenmeyi siz fark etmeden pekiştirir.